26 Mayıs 2008 Pazartesi

Doğan CÜCELOĞLU'NUN, Eğitimindeki Katılımcılarla bir konuşmasından alıntıdır.

> Doğan Cüceloğlu: Arkadaşlar, aranızda ölümcül hastalığı olan var mı?
> Bir Katılımcı: Hocam Allah'a Şükür bildiğimiz kadarıyla yok.

> Cüceloğlu: Ne güzel! Peki, bana, istisnasız tüm insanların, yani altı milyar insanın da başına geleceği garanti bir şey söyler misiniz?
> Cevap: (neredeyse otomatik olarak çıkar: ÖLÜM

> Cüceloğlu: Gerçekten de ölüm tüm insanların başına geleceği kaçınılmaz olan tek şeydir. Doğum da tüm insanların başına kesinlikle gelmiştir ama bundan sonra başa gelmesi kesin olan tek şey ölümdür. Başka hiçbir şey insanların tümünün başına gelmeyecektir. Peki, madem öleceğimiz garanti, bu benim ölümcül bir hastalığım olduğunu göstermez mi?
> Katılımcılar: (Burada sessizce, başlarıyla onaylamaya başlarlar)

> Cüceloğlu: Öleceğim belli ise, benim ölümcül bir hastalığım olduğuda açıktır... Peki, ne zaman öleceğimizi biliyor muyuz?
> Katılımcılar: Hayır

> Cüceloğlu: Bu saniye içinde olma olasılığı var mı?
> Bir Katılımcı: Evet var.

> Cüceloğlu: Ya Yarın?
> Bir Katılımcı: Evet.

> Cüceloğlu: Ya 30 yıl sonra?
> Bir Katılımcı: Olabilir.

> Cüceloğlu: Peki bunlardan hangisinin sizin başınıza geleceğini biliyor musunuz? Mesela bu akşam eve sağ salim varacağınızı nereden biliyorsunuz?
> (Sınıf sessizce dinlemeye devam eder. Çünkü; genellikle yaşama böyle bakmamışlardır.)

> Cüceloğlu: Peki bir de tersini düşünelim, bu akşam eve döndüğünüzde, bu sabah evden çıkarken sağ salim bıraktıklarınızı sağ bulma garantiniz nedir? , Var mıdır böyle bir garanti?
> Bir Katılımcı: Yoktur Hocam.

> Cüceloğlu: Peki nereden biliyoruz az sonra telefonun çalmayacağını ve evdekilerden birinin az önce öldüğünün bize söylenmeyeceğini?
> (Katılımcılar burada rahatsız olmaya başlarlar) ve Bir Katılımcı: Hocam konuyu değiştirsek?

> Cüceloğlu: Ama en yalın ve açık gerçek üzerine konuşuyoruz, biraz daha devam edelim bence. Peki, acaba bunu dün gece bilseydiniz, yani evde akşam birlikte olduğunuz kişilerden birinin yarın ölüm günü olduğunu bilseydiniz, o zamanı aynı dün gece olduğu biçimde mi geçirirdiniz? Yoksa farklı şeyler mi yapardınız?
> Bir Katılımcı: Kesinlikle çok farklı geçerdi Hocam.

> Cüceloğlu: Şimdi sizden rica ediyorum, lütfen bir an arkanıza yaslanın, gözlerinizi kapatın ve bu sabah evden çıkarken evde bıraktıklarınızdan birinin gerçekten öleceğini düşünün, dün akşamınızı nasıl geçirirdiniz? Aynı iletişim mi olurdu? Onunla aynı konuları mı konuşurdunuz? Aynı konular, tartışma yada gerginlik yaratır mıydı? Yoksa önemsiz hale mi gelirdi? Bu sabah evden çıkarken, bu son görüşünüzde ona ne derdiniz? Onun boynuna sarılmakta tereddüt eder miydiniz? Çok sıkı sarılmaya mı, aynaya mı vakit ayırırdınız? Ona, yüreğinizin derininden gelen bir 'Seni gerçekten çok seviyorum' demeye ne gerek var diye düşünür müydünüz? Onun ölecek olması sizin ona duyduğunuz sevgiyi yoğunlaştırmaz mıydı?
> (Burada bazı katılımcılar ağlıyordur. Bell i ki dün akşam yaptıklarından bir kısmının ne kadar anlamsız olduğunu şimdi fark etmişlerdir)

> Cüceloğlu: Şimdi gözlerinizi açabilirsiniz, acaba kaç tartışmamızı bu kadar gereksiz biçimlerde yapıyoruz, kaçı gerçekten yaşamda karşımızdakinin varlığından daha önemli, hangilerinde 'Şimdi kalbini kırdım, ama zaman içinde ben ondan özür dilemesini bilirim' diye kendi kabuğumuza çekilip tartışmaları donduruyoruz. Yarattığımız kırgınlıkları tamir etme olanağımız gerçekten var mı? Buna zamanımız gerçekten kaldı mı?

22 Mayıs 2008 Perşembe

7.ULUSLAR ARASI MERSİN MÜZİK FESTİVALİ

- FESTİVAL BAŞLADI -
Mersin Uluslararası Müzik Festivali 22 Mayıs – 02 Haziran 2008 tarihleri arasında bir kez daha Mersin’in ulusal ve uluslararası alanda duyulmasını sağlayacak etkinliklere imza atacak. Türkiye'nin kültür ve sanat aracılığıyla tüm dünyaya tanıtılması ve Mersin’in tarihi ve kültürel birikiminin, günışığına çıkarılarak şehrimizin uluslararası alanda marka bir kent olabilmesi amacıyla gerçekleştirilen festivalimiz bu yıl da Mersin’de yaşayanları müziğin evrensel dünyası ile buluşturacak. 7. Mersin Uluslararası Müzik Festivali kapsamında İspanya’dan Azerbaycan’a uzanan yelpazede konuk sanatçılar Mersin’e gelecek ve farklı müzik türlerini izleyenlerle paylaşacaklar. Festival her yıl olduğu gibi Kanlıdivane, Tarsus St. Paulus Müzesi ve Kızkalesi gibi antik mekanların yanı sıra düzenlenecek yerel etkinliklerle de Mersin’in pek çok farklı mekanına sanatı taşıyacak.
EFA üyeliğinin ardından ilk festival
Mersin Uluslararası Müzik Festivali geçtiğimiz yıl ana hedeflerinden birine ulaşmış ve Merkezi Brüksel’de bulunan Avrupa Festivaller Birliği’ne (EFA) 09 Haziran 2007 tarihi itibariyle üyeliğe kabul edilmiştir. Bu yıl EFA üyesi olarak gerçekleştirilecek festivalimiz boyunca Mersinli sanatseverler müziğin keyifli dünyasında bir yolculuğa çıkacak. İzleyenler klasik müzikten dansa, akapella korodan caza kadar pek çok farklı müzik ve gösteri türünü festival süresince bir arada izleme olanağı bulacaklar.

FESTİVAL PROGRAMI

22/05 AÇILIŞ GALA KONSERİ - JANINE JANSEN
23/05 BİLKENT SENFONİ ORKESTRASI
24/05 VOKALİZ GRUBU
25/05 LOS VIVANCOS DANS GÖSTERİSİ
26/05 VİYOLA/AKORDEON İKİLİSİ
27/05 UFUK-BAHAR DÖRDÜNCÜ PİYANO RESİTALİ
28/05 MERSİN DEVLET OPERA ve BALESİ ORKESTRASI
29/05 ECLIPSE DANS VE MÜZİK TOPLULUĞU
30/05 TRIO AEGEAN / AKADEMİ KLARİNET ENSEMBLE
31/05 STRING INSPIRATIONS QUINTET
01/06 ENBE ORKESTRASI
02/06 LEIPZIG STRING QUARTET KAPANIŞ KONSERİ

21 Mayıs 2008 Çarşamba

SENİN BENİ SEVMEYE NİYETİN YOKMUŞ...


Önce tanıştık, konuştuk.
Dakikalar saatleri, saatler günleri, günler haftaları kovaladı.
Biz zamanın nasıl geçtiğini fark edemedik, seneyi devirdik.
Aramızdaki en büyük engeli yol bildik.
Ama senin beni sevmeye niyetin yokmuş...

Pembe bir toz buluntunda yaşarmışım haberim yokmuş.
Gecelere, sığmayan birlikte olacağımız günlerin hayali...
Tarçın kokulu tenim...
Konuşmalardaki yalancı seni seviyorum demeler...
Ama senin beni sevmeye niyetin yokmuş...

Sonra ansızın pembe bulutlardan gerçek dünyaya düştüm.
Şimdi her yerim yara bere içinde.
Ama senin bir suçun yokmuş, ben kendimi kandırmışım.
Sana duyduğum aşk değilmiş, alışkanlıkmış.
Bunları ben söylemedim öyle olduğuna inandırıldım...
Ama senin beni sevmeye niyetin de yokmuş ...

Şimdi...
SENİ SEVDİĞİM İÇİN SENDEN ÖZÜR DİLERİM...

19 Mayıs 2008 Pazartesi

Sevgiliye...

Yağmur yağıyor...
Belli ki nergisler mutlu halinden dans ediyorlar.
O yağmurun altında olmak isterdim ki gözyaşlarım belli olmasın...
Genelde yağmurda yürürken ağlarım.
Kafamı kaldırırım havaya ve yüzümü ıslatmasını izlerim
Tenimi okşayışını, ılıklığını ve bana verdiği huzuru severim...

Bugün hava yine kapandı...
Altında bekledim bulutların ama yağmur yağmadı...
Yere bir kaç damla düştü.
Düşen yağmur taneleri değildi benim gözyaşlarımdı...
Senin için ağlıyordum...